top of page

Yürüyüş

Güncelleme tarihi: 28 Tem 2022


Seçemiyorum hangi ayın hangi gününde

Hangi yolun hangi köşesinde

Tutulduk yeryüzünden intikam alan

Yağmurların ihtiraslı gölgesine

Ellerin ve ellerim ıslaktı

Kalp atışlarımız muhtelif

Yürüyorduk

Taziye evi suskunluğu gibi

Dolaşıyordu sesizlik aramızda

Nedendi başımızın bunca eğikliği

Oysa ne Roma'yı biz yakmıştık

Ne de Hiroşima ve Nagasaki

Yürüyordum

Benim gönlümde Uhud, Bedir vardı sanki

Bir gürzün inlettiği kalkan gibi

Titreşiyordu yüreğim yanında

Ufkunda güneşin batmadığı sahillerin kenarında

Kumdan kalesi yıkılan çocuktum oysa

Yürüyordun

Kaldırım taşlarını incitmekten korkarcasına

Gizem bir tabela gibi asılıydı suratında

Firar etmiş gibiydin

Muhayyilemin bin gözlü sarayından

Yanımda hürdün bütün imgelerden

Kavramlardan, ustan

Yürümek

Bütün boşvermişliklerimize

Ah şunu da yapsaydım dediklerimize

Keşkelere, neyselere, ahlara, eyvahlara

Her şeye rağmen yürümek

Bize dair uzayıp giden bir hayale dönüşür

Her adımda düşen yapraklardan artakalan

Bir buse gibi konar yanaklarına

Vuslat kanlı bir gözyaşı gibi

Düşer göz kapaklarımdan

Ve yol kalkar artık önümüzden o an



Yunus Emre Uçar

164 görüntüleme1 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör

Göğsümü ne tür yere saklayayım, Senden kaçılmaz, ah, sana kaçılır... Şiire çalan bir renk gözlerimde, Kalbime bir yol da ordan açılır, Aklıma uğra, gel, kalbimi kaçır. Göğsümü ne cüretle saklayayım, S

Mavi tenli köylüler, Iskaladı denklemi, Tıpkı sömürgen çocuk şenlikleri gibi, Elleri, Hınca kısıkmış uyuşkan gösteri, Etleri, İşaretlenmek için yeterince diri, Biri, Kaç gün sürüyor bu sövgü dedi, Yed

Guguk kuşlarının ihaneti tatmış yanıyla uyandın Bir dahlim yoktu bunda El değmemiş, ses ermemiş bir ihanet Çöreklenmiş sicil makbuzuna Bir dahlim yoktu bunda. Sana sırtında doçka olan pikaplar Uydusu

bottom of page